07 Kasım 2010

Anonim bilmece

Yonca Evcimik’in Tatlı Kaçık adlı şarkısını ilk duyduğumda burnuma dolan o buram buram Orta Doğu kokusu beni çok şaşırtmıştı. Zira Yonca Evcimik o tarihe kadar ağırlıklı olarak Avrupa pazarına yönelik şarkılar üretmiş, en azından her fırsatta asıl yapmak istediğinin bu olduğunu dile getirmiş, hatta birkaç yıl öncesinde gerçekten de Amsterdam’daki dans pistlerini sallamıştı. Lakin 1998 yazının o sıcak günlerinde karşıma çıkıveren Deniz Akel imzalı yepyeni klibinde Yonca Evcimik o zamana kadarki şarkıcılık kariyerinin oryantal motifler bakımından en zengin şarkısını seslendirmekte, şarkıcılık çizgisini böylelikle ilk defa Ankara’nın doğusundaki bir yerlere doğru çekmekte ve şarkının o şakkıdı şakkıdı gümbür gümbür ritmi eşliğinde bir yandan göbek dansındaki hünerlerini sergilerken diğer yandan da beni o küçük yaşımda şerefine içmeye davet etmekteydi. Onu bambaşka bir kadına dönüştüren o uzun kahverengi saçları, mavi lensleri ve daha sonra pek bir revaçta olacak olan Bahar Korçan etiketli eteğiyle de beni gafil avlamış olması yetmiyormuşcasına.

Tatlı Kaçık adlı şarkıyı ihtiva eden Yonca Evcimik albümü Günaha Davet elime geçtiğinde ise şaşkınlığım bir kat daha arttı. Albümün kartonetinde bu adaptasyon şarkının künyesi Orta Doğu’nun yakınından bile geçmemekte, besteci hanesindeki “Rus anonim” ibaresi şarkının kaynağı ile ilgili tüm tahminlerimi acı bir kesinlikle boşa çıkarmaktaydı. Bir süre sonra şarkının hikayesini anlatması istendiğinde Yonca Evcimik şarkının orijinal bestesini o yılın ilk günlerinde yılbaşı tatili için gittiği Moskova’da keşfettiğini, orada izlediği bir oryantal dansçının bu besteyi dans müziği olarak kullandığını söyleyecek ve tüm bilmiş itirazlarımı o küçük ukala ağzıma tıkıverecekti.

İnat ve dirayet hususunda Yonca Evcimik’ten aşağı kalır bir yanım olmadığı için ben de feleğime kolay kolay küsemezdim billahi. Karşısına çıkan her adaptasyon şarkının orijinaliyle de tanışmaya dair gizli bir ant içmiş olan beni paçalarımdan tutup Orta Doğu çöllerine doğru çeken bu şarkının kökünü içinde bulunduğu albümün kartoneti sıcak iklimlerden çok uzaklarda, Rusya’da aramamı salık veriyordu. Fakat yıllar boyunca her dinleyişimde şarkıyı evire çevire incelesem de bestesinin hiçbir tarafını Rus müziğine benzetemeyecek, inanmaz gözlerle çalımına ve işvesine önce bir sağdan, sonra bir de soldan baktığım o oynak bestenin nasıl olup da o buz tutmuş Rus topraklarında peydahlanmış olabileceğine akıl sır erdiremeyecektim. Yaptığı bestenin altına imzasını atmaya üşenen o Rus bestecinin peşine düşmek de ne mümkündü. Bilmeceyi tersinden çözebilmek umuduyla son bir çare olarak Rusya kaynaklı şarkılarda bu besteden esintiler aramaya koyulsam da bu çabalarım da sonuçsuz kalacak, sahipsiz besteler tanrısı ısrarla sesimi duymayacak, durum böyle olunca karşıma tek bir ipucu dahi çıkmayacaktı.

Çıkamazdı da zaten, çünkü gözlerimi yanlış iklimlerde yanlış topraklar üzerinde gezdiriyormuşum meğer. Nitekim bu esrarengiz besteye kaynaklık etmiş olma potansiyeli taşıyan bir şarkı soğuk Rusya steplerinden değil, güneşe ve sıcak denizlere doymuş Lübnan topraklarından çıkıp geldi. Saçı başı ve şarkılarıyla bizim Kader adlı şarkıcımızın bir muadili olduğunu hayal edebildiğim Pascale Machaalani adlı bir şarkıcının 1994 tarihli Banadi adlı albümünde yer alan Baladina adlı şarkısı hem bestesi hem düzenlemesi hem de yayımlanma tarihiyle Tatlı Kaçık’ın orijinal versiyonu olma ihtimali epey yüksek olan bir Orta Doğu hiti. Bu bilmeceyi bu bilgilerin ışığında tam bir kesinlikle çözmek yine de mümkün değil, zira Yonca Evcimik’in Moskova’da izlediği dansözün Baladina’nın Rusya’da üretilmiş bir versiyonu eşliğinde arz-ı endam etmiş olması da imkan dahilinde. Aynı şekilde Yonca Evcimik’in Moskova’da keşfettiğini belirttiği o “Rus anonim” bestenin 2500 km uzaklıktaki Lübnan müzik pazarında Baladina adlı şarkı olarak tezahür etmiş olması da pekala mümkün. Öte yandan Tatlı Kaçık’ın Kıvanch K imzalı o kıvrak düzenlemesi ile Baladina’nın eşit derecede Orta Doğu aroması taşıyan o oynak mı oynak düzenlemesi arasındaki benzerlikler Yonca Evcimik’in söz konusu besteyi Pascale Machaalani versiyonuyla keşfettiği ihtimalini güçlendiriyor. Bize de şimdi bu bilmecenin şerefine hadi hoppa içmek düşüyor olsa gerek.


Söz: Sezen Aksu
Müzik: Rus anonim
Düzenleme: Kıvanch K